GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNDE DÖNÜŞÜM YÖNETİMİ PROGRAMI

GÜÇLÜ BİR SEKTÖR VE GÜÇLÜ BİR İŞVEREN MARKASI YARATMA MOTİVASYONUYLA HAZIRLADIĞIMIZ “DÖNÜŞÜM YÖNETİMİ PROGRAMI” GAYRİMENKUL PROFESYONELLERİNİN HİZMET STANDARTLARINI EN ÜST SEVİYE ÇIKARMAYI AMAÇLAMAKTADIR…

Dönüşüm Yönetimi programının temelinde, tüm paydaşları sorumluluk üstlenmeye, risk almaya ve gayret göstermeye sevk ederek “istenen yönde değişimi” kolaylaştırmak yatar. Bunun için nerede durduğumuzu, nereye gitmek istediğimizi, bu yolculukta önümüze çıkabilecek engelleri, bunların kök sebeplerini ve onları nasıl aşabileceğimize dair yapılandırılmış bir süreci hayata geçirmemiz gerekir. Ancak bu şekilde yaşantımızı kontrol altına almamız, potansiyelimizi ortaya çıkarmamız ve tatminkâr bir yaşam sürmemiz mümkün olabilir. Hedef odaklı, üretken ve doyurucu bir hayata kavuşmak için değişimin “itici gücünden” yararlanmalıyız.

Etki alanımızdakileri yepyeni bir amaç etrafında toplayabilmek, onlara ilham ve cesaret verebilmek, içlerindeki potansiyeli açığa çıkarabilmek, hedefler doğrultusunda yeni alışkanlıklar kazanmalarını ve bunu bir kurum kültürü haline getirebilmelerini sağlamak da bir lider olarak en temelde sahip olmamız gereken becerilerdir.

Benimsenen değerler etrafında bir kurum kültürü oluşturmak bir orkestra yönetmeye benzer. Bir orkestra şefi olarak amacımız, tüm müzisyenlerin kendi potansiyelinin en üst noktasına ulaşabilmelerini, en zorlu eserleri en etkileyici biçimde çalabilmelerini ve izleyenlerin keyif almasını sağlamaktır. Bunu elbette ki çalışarak başarabiliriz ancak amaç sadece kişiyi daha çok çalıştırmak değil, onu kendi idealine ve potansiyeline ulaşmasını sağlamak olmalı.

Bu örnekteki potansiyele ulaşma halini iş hayatına da adapte edebiliriz. Hiç şüphe yok ki, şirketlerin kendi potansiyellerini ortaya koyabilmeleri, kendi potansiyelini fark etmiş ve performansa dönüştürebilmiş çalışanlarla mümkündür. Çünkü şirketlerin iş sonuçları ile çalışan özelinde ve kurum içinde geçerli olan değerler arasında kuvvetli bir ilişki bulunur.

Burada sonuçları sadece şirketin kazancı ile sınırlandıramayız. Çünkü bu yolculuk sahip olduğumuz yetenekleri kullanabildiğimiz ve çabamızın değer gördüğü oranda anlamlı hale geliyor. Kişinin kendi üretkenliğini bu şekilde deneyimlemesinin hem iş tatminine, hem hayattan aldığı doyuma hem de mutluluğuna katkı sağladığını görüyoruz.

“Değer temelli” bu çalışma aşağıdaki başlıkları kapsıyor;

  • Hedeflerin belirlenmesi (Ne, Neden ve Nasıl..)
  • Hedefleri anlamlı hale getiren DEĞERLERİN ortaya çıkarılması..
  • Kurumsal hedeflerle kişisel hedefler arasında uyumun yakalanması..
  • 5 performans engelinin (bilgi, uygulama, özgüven, motivasyon, vizyon) aşılması..
  • Bu değerleri yansıtacak anlayışın ve tutumun müşteriler tarafından görülmesini sağlamak..
  • Organizasyon içinde “birlik duygusunu” ortaya çıkaracak anlayış ve yaklaşımın formülü..
  • Takım olma yolunda “geribildirim vermenin” incelikleri..
  • Bilginin, tecrübenin, yeteneğin ve çevrenin kazanç üreten bir değere dönüştürülmesi..

Program İçeriği:

  • Kurum vizyonu nasıl belirlenir? Liderler olarak etki alanımızdakileri gelecekteki bu resim içinde olmak üzere nasıl motive ederiz?
  • Amaç birliği tesis edebilmek ve belirlenen hedeflere ulaşabilmek için şirketlerin VİZYONU ile çalışanların VİZYONU nasıl uyumlu hale getirilir? Bunun önündeki en büyük engeller nelerdir ve nasıl aşılır?
  • Bazen belirlenen hedefler doğrultusunda istenen sonuçlar alınamadığında “istek, inanç ve hareket” azalmaya başlıyor. Bazen de insanlar belirli bir noktada doyuma ulaştıklarını hissedip durabiliyorlar. Yani, sonuç aldığımızda da duruyoruz, sonuç alamadığımızda da duruyoruz ve aslında farkında olmadan her ikisinde de konfor alanımızı daraltmaya başlıyoruz. Bu noktada nasıl bir hamle (dokunuş) akışı yeniden başlatabilir ve insanları konfor alanlarını genişletmeye teşvik edebilir?
  • Taşıdığımız değerlerin yaşamımız başta olmak üzere her girişimin ruhu olduğuna inanıyorum. Çünkü bu nedenler olmadan yapılan her şeyin içi boş ve anlamsız oluyor. Yokluğunda da bir itici güç bulamıyorsunuz. Peki, biz bu değerleri nasıl ortaya çıkaracağız? Şirketimizin varlık amacıyla uyumlu olup olmadıklarının sağlamasını nasıl yapacağız?
  • Biz sadece içinizde bulunduğumuz çevreye uyum sağlamıyoruz, içinde olmak istediğimiz çevreyi de dizayn edebiliyoruz. Yani, yaptığımız işin karakterine bürünmek yerine, biz kendi karakterimizi de işimize ve çevremize yansıtabiliyoruz, onu dönüştürebiliyoruz. Buna imkan tanınan yerlerde “sahiplenmenin, motivasyonun ve üretimin arttığını” görüyoruz. Bu bağlamda, insanların kendilerini güvenle ifade etmelerini, sahip oldukları değerleri işlerine ve ilişkilerine yansıtmalarını nasıl sağlarız?
  • Marka olmak söylem ve eylem bütünlüğü gerektiriyor. Bunu da önce iç müşteriler arasında tesis etmek gerekiyor ki mesaj bir bütünlük içinde dışarıya yansısın. Ama şirketlerde departmanlar arasında düşmanlığa varacak kadar acımasız bir rekabet ortamı gözlüyoruz. Bu birimlerin ortak hedefler doğrultusunda, daha uyumlu ve daha verimli bir şekilde çalışması nasıl sağlanabilir?
  • Her işte olduğu gibi bu işte de nitelikli insanlar sektörün “değer algısını” yükseltiyor. Bu bağlamda hem doğru insanların ilgisini çekebilmek hem de onları bu işin içinde tutabilmek için neler yapılmalı?
  • İnsanlara verilebilecek en değerli hediyenin; “kendilerini özgürce ifade etmelerine imkan tanımak” olduğuna inanıyorum. Bunun için de çevremizdekilere bu güvenli ortamı yaratmak, ihtiyaç duydukları kaynakları sağlamak ve onları üretime teşvik etmek durumundayız. Çünkü sadece bu yolla “hayattaki varlıklarını hissettirebiliyorlar”. Bu ailede de böyle, işyerinde de böyle, toplumda da böyle. Bu potansiyeli açığa çıkarmak ve işlemek üzere, nasıl bir yönetim modeli hayata geçirilmeli?
  • İşin liderleri olarak etki alanımızı genişletmek ve derinleştirmek üzere kendi topluluğumuzu (business & social network) kurmanın ve bu ilişkileri tüm taraflar için bir değere/kazanca dönüştürmenin formülü nedir?
  • Bir liderin en başta çevresinde saygı ve güven uyandırmasını bekleriz. Sonrasında da çalıştığı kişilere hedefleri doğrultusunda rehberlik etmelerini, onların engelleri aşmalarına ve motivasyonlarını korumalarına da yardımcı olmalarını bekleriz. Ama şu da bir gerçek; sizde olmayan bir şeyi başkasına veremezsiniz. Peki, liderlik koltuğuna aday olanlar kendilerini bu pozisyona nasıl hazırlamalılar?
  • Öğrenme, gelişim ve dönüşüm sürecinde koşulları tartışmaya açmadan önce tüm taraflar için “güvenli ve işbirlikçi bir ortamı” nasıl temin ederiz?
  • Karar verme (satın alma) noktasında insanların davranışlarını yönlendiren “güdüler” nelerdir? Bir sonraki hamlemizi belirleyebilmek için bu tutumun altında yatan motifleri nasıl ortaya çıkarabiliriz?
  • Liderler olarak iyi bir müzakereci örneği vermek adına, karşı tarafın “algı filtrelerini” nasıl aşar ve mesajımızı onların zihnindeki “gerçek karar verici” kısma en etkili, en hızlı ve en kalıcı şekilde nasıl iletiriz?
  • İnsanlarla uyumunuzu ve işbirliğimizi arttıracak, bize duydukları sempati ve güven duygusu ile birlikte değerli paylaşımlarda bulunmasını sağlayacak davranış kalıpları nelerdir?
  • Dönüşümü zorlaştıran en önemli faktörlerden biri de genel olarak şirketlerin büyüdükçe hantallaşmaya başlaması ve “yaratıcılıktan, çeviklikten ve ilham kaynağı olmaktan” uzaklaşması oluyor. Belli bir noktadan sonra da “o inovatif düşünce şeklinin” kaybolduğuna şahit oluyorsunuz. Çünkü birçok şirket gücünü hiyerarşiden alıyor. Oysa herkes bu oyunun içinde olmalı ve bu bir kültür haline gelmeli. Bu bağlamda insanları düşünmeye, üretmeye ve bu birikimi paylaşmaya nasıl teşvik edebiliriz?
  • Karşımızdakini bir şeyin doğruluğuna kesin olarak inandırmak üzere kullanabileceğimiz, nöro-psikoloji temelinde geçerliliği bilimsel olarak kanıtlanmış “ikna yöntemleri” nelerdir?
  • Hedeflere ulaşılmasını engelleyen “kök sebepleri” ortaya çıkarmak ve mevcut paterni değiştirmek için nasıl bir yol izlemeliyiz?
  • Çatışmalar nasıl ortaya çıkar, tetikleyici faktörlere ve kök sebeplerine nasıl ulaşılır? Pro-aktif bir yaklaşımla çatışmaya neden olabilecek unsurlar nasıl ortadan kaldırırız?
  • Öfke kontrolünün zorlaştığı anlarda bizleri “kaçmaya ya da savaşmaya” zorlayan duygusal alandan çıkararak mantıklı düşünmemizi ve sağduyulu yaklaşmamızı sağlayacak pratik
    yöntemler nelerdir?
  • Duvar örmek ve anlaşmayı çıkmaza sürüklemek yerine köprüler inşa etmek için kullanabileceğimiz “etki gücü yüksek” sorular ve cümle kalıpları nelerdir?
  • İlişkilerde tarafları konuşmaya teşvik etmek, motivasyonlarını arttırmak ve işbirliklerini kazanmak adına “yapıcı geribildirim” nasıl verilir?
  • Kriz anlarında alınan aksiyonlar, şirketin hem bütçesine ve hem de itibarına “ölçülebilen ve ölçülemeyen” zararlar verebiliyor. Bunun önüne geçmek için ilgili departmanların bu krizleri daha iyi öngörebilmeleri nasıl sağlanabilir? Kriz yönetiminde hem içeride hem de dışarıda “güven veren iletişimi” nasıl kurarız?
  • Kuşaklar arasında “anlayış, iletişim tarzı ve iş yapış şekli” olarak derin farklılıklar görüyoruz. Eğer bir hizalanma olmazsa yaşanan bu çatışmalar daha da alevlenecek gibi görünüyor. Son dönemde kurtarıcı olarak uygulamaya koyduğumuz “tersine mentorluk” modeline nasıl işlerlik kazandırabiliriz?
  • Gerek özel yaşantımızda gerekse iş hayatımızda “mental ve duygusal çeviklik” nasıl kazanılır? Duygular kaynama noktasına geldiğinde ve bilincin üzerini örtmeye başladığında kontrolü nasıl yeniden ala alabiliriz?
  • Duygu ve ilişki yönetiminde karşımızdakinin gerçek hislerini ve düşüncelerini iletişim dilleri üzerinden (beden dili, yüz ifadesi, ses/vurgu, kelimeler, iletişim tarzı) nasıl okuyabiliriz?
  • Hem çalışanlardan hem de müşterilerden taahhüt nasıl alınır ve bu protokole bağlı kalmaları nasıl sağlanır?
  • Anlaşma koşulları üzerinde itirazların doğması ve uzlaşma sağlanamaması halinde sergilenmesi gereken yaklaşım ne olmalı?
  • Pozisyonumuza gömülmeden, masadaki tüm tarafların oyuna katılmalarına, alternatif çözüm üretmelerine ve sorumluluk almalarına yardımcı olmak için “koçluk araçlarından” nasıl yararlanırız?
  • 7 adımdan oluşan Nöro Koçluk sürecinin 1e1 çalışmalarla uygulamalarının yapılması.

Siz de bu çalışmanın sonunda, herkesin içinde olduğu tek bir konfor alanı yaratmak, ortak bir vizyon oluşturmak ve hedeflerinizin önündeki engelleri aşabilmek için önemli bir adım atmış olacaksınız.

Kişisel ve Kurumsal olarak sizi hedeflerinize ulaştıracak anlayışı, alışkanlıkları ve donanımı kazanmak için HEMEN bizi arayın!